İSTANBUL TABİP ODASI SEÇİMLERİ HAKKINDA

Sosyal Medyada Paylaş

ARTIK YETER

KAYIKÇI KAVGASINA SON VERMEYE GELİYORUZ!

“Sağlıkta dönüşüm” olarak isimlendirilen, sağlık sistemimizin tüm unsurlarını çok uluslu küresel şirketlerin sömürüsüne açık hale getiren proje kademeli olarak  Türk halkına benimsetildi.

“Ben doktora iğne yaptırmam, doktor adamı felç eder alimallah!”

“Doktor efendi dönemi bitti”

“ Doktorun elini hastaların cebinden çıkaracağız”

benzeri söylemler ile birkaç çürük yumurtayı örnek gösterip tüm hekimleri zan altında bırakarak bu politikalar halkın gözünde meşru hale getirildi. Bu sayede sağlık yöneticileri hekimlerin sağlık sistemi üzerindeki etki gücünü en aza indirme fırsatı buldular. Böylece kalıcı olan devlet düzeni anlayışıyla  bağdaşmayan geçici yönetimlerin projelerine  kolaylık sağlanmış oldu.  Bu tarz söylemler hekimlik mesleğinin  en üst  temsil kuruluşu olan tabip odaları tarafından kendi çıkarları ve siyasi amaçları nedeniyle yeterli düzeyde ve güçlü şekilde eleştirilmeyince hekimliği itibarsızlaştırma üzerine kurulmuş sağlıkta dönüşüm (yıkım) projesi uzun bir mesafe kat etme fırsatı buldu.

Bu söylemlerin artık inandırıcılığını yitirdiği, toplumun ve gündemin milli hassasiyetlerle güvenlikçi politika ve söylemlere alışık olduğu bir dönemde ise sağlıkta dönüşüm projesini uygulamaya devam edilebilmek için mevcut Türk Tabipler Birliği (TTB) yönetiminin hekimlik dışı, halk sağlığından ve halkın gerçekliğinden bihaber, politize, marjinal, milli hassasiyet ve çıkarlardan uzak söylem ve eylemleri adeta sağlık yöneticilerinin can simidi gibi devreye girdi.

Mevcut TTB yönetiminin hekimlerin çalışma koşullarını düzeltmek, özlük haklarını iyileştirmek,  sosyal haklarını geliştirmek, maddi-manevi kayıplarını yerine koymak, ayaklar altına alınan itibarını korumak gibi bir amacı ve gayreti yoktur. Bununla birlikte kamudan sağlık hizmeti alırken 5 dakikadan daha kısa sürelerde muayene olmak zorunda kalan daha net ifade ile tedavi oluyormuş  gibi davranmak zorunda kalan milletimizin ‘halk sağlığı sorunlarını’ önemsemek gibi dertleri de yoktur. Salgında zor ve güvensiz koşullarda çalışırken covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren meslektaşlarımızın sağlık şehidi kabul edilmeyişi ve milletimize emanet olan sağlık şehitlerimizin çocuklarının ve yakınlarının yaşadıkları maddi-manevi zorluklar da gündemlerinde değildir. Ülkenin yetişmiş kalifiye beyinlerinin ve genç hekimlerin gelecek kaygısı nedeniyle yurt dışına gitme çabası içeresinde olması da mevcut TTB yönetimi için önemsiz bir meseledir.

Mevcut TTB yönetimi bu güne kadarki hekimlik dışı söylem ve marjinal yaklaşımları ile mevcut siyasi erkin yanlış sağlık politikalarının halkın gözünde meşrulaştırılabilmesi için uygun algısal ortamı oluşturmuştur. Yani aslında birbirine karşıt ve hatta düşmanmış gibi gözüküp aynı hedefe yol alırken birbiri ile paslaşıp durmuşlardır. TTB ve hükümetin elbirliği ile yaptıkları danışıklı dövüştür, kayıkçı kavgasıdır. Bu arada biz hekimler olarak geçmişte kalan itibarımıza yas tutarken, şu anki özlük haklarımızı ve gelecekten umudumuzu kaybediyoruz!

SÖZ VERİYORUZ!

Türk Hekimler Birliği olarak önceliğimiz, hekimlere yeniden gelecek umudu aşılamak, hekimlerin gelecekten umutsuzluğunu azaltmak olacaktır. Sağlıkta şiddet, malpraktis zulmü, mobing, aşırı iş yükü, uzun çalışma süreleri, özel sektörde hekimi değil patronu kollayan uygulamalar, sürekli görmezden gelinen aile hekimlerinin sorunları, genç hekimlerin yurt dışına göçü, pandemi döneminde şehit olan meslektaşlarımızın aileleri, baskı ve zorbalığın merkezi olan SABİM, özlük haklarımız gibi gerçek hekim sorunları ile ilgileneceğiz. Halkımızın nitelikli sağlık hizmeti almasına katkı sunma çabasında olacağız.

Bunu yaparken 100 yıllık cumhuriyet tarihimizin ve 2231 yıllık resmi devlet geleneğimizin, tüm değerlerine bağlılığımızdan ödün vermeyeceğiz. Cumhuriyet kurumları ile kavga etmeyeceğiz.

Sorunlarımıza siyasi kaygı ve amaçlardan uzak, gündelik kısır  politik tartışmalara alet olmadan,  her türlü inanç hürriyetine saygılı, sebep-sonuç ilişkisini gözeten,  kanıta dayalı yaklaşımlarla çözümler üreteceğiz.

Hekimliğe yaraşır şekilde dini inanç, mezhep, dil, ırk ve gelenek merkezli marjinal siyasi söylemlerden uzak duracağız.

Hekimleri bölen, parçalayan, halkın gözünde küçük düşürüp  itibarını zedeleyen tutum ve davranışlardan uzak duracağız.

Gündemimiz, amacımız, ajandamız sadece ve sadece hekimlerdir, hekimlerin hakları ve sorunlarıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” sözüne yaraşır bir yönetim sergileyeceğiz.